Arif Nihat Asya Sözleri

2024 yılında, birbirinden etkileyici Arif Nihat Asya Sözleri ile sizlerleyiz. Bu Arif Nihat Asya Sözleri sayesinde sevginizi kısa, anlamlı ve güzel sözlerle ifade edebilir, duygularınızı özel bir şekilde paylaşabilirsiniz. Bu sözleri sosyal medya hesaplarınızda paylaşarak sevdiklerinizden beğeni alabilirsiniz.




Bu ülkedeki kavga Türk ile Kürt’ün kavgası değil, hilal ile haçın kavgasıdır. Hilalin altında bir olun çok kalabalık olacağız, göreceksiniz.
Ben bir garibim, anlatacak kıssam yok; Tattan, kokudan ve renkten hissem yok! Kaldım yarı çıplak, yarı aç, yollarda: Dünyada benim “gel!” diyecek kimsem yok!
Nerde o yiğitler ki, gür sesleri ülkeyi bürür, yürü dese, dağlar yürür, dur dese kalpler dururdu.
Bütün dualarımızda uzun yaşamak isteği var Eni olmazsa bir ömrün, boyu olmuş ne çıkar.
Tekerleri dört köşe bir arabaya bindirdiler bizi, bir gidiştir gidiyoruz.
Işığı önüne al, yürü! Gölgen arkadan ister gelsin, ister gelmesin!
Vazoya saksının farkını sen söyleme, çiçeklerden sor!
En büyük acı, acıtmaz olmuş zincirlerin acısıdır; köleliği kabul etmenin, başkaldırmaktan vazgeçmenin acısıdır.
Sanatkâr halıda gülü dikensiz yapmış ayakların incinmesin diye.
Gözler kalbin aynasıdır. Ama sen yine de gözüne kalbini sorma.
Dostlar, “ne kadar uykucu şeymiş!” demeyin. Rüyası için bekliyorum uykuyu ben!
Sen benden uzaklaşınca kalsam da yarım. Yaklaşma ki sensiz de bu dünyada varım!
Kimdik o zaman, şimdi kimin kullarıyız! Bir mutluluğun garip yoksullarıyız!
İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz.
Bazen hedefim, görülmedik yerlerdi; Bazen de ağaçlar, “hazırız, çek!” derdi. Bir gün, şu yakın dağları aldım önüme; Bir gün bana şurada dalgalar poz verdi
Bir kuşa yeten yuva iki kuşa da yeter.
Şehit olmayı göze almayan gazi olamaz.
Billur en güzel kahkahasını kırılırken attı.
Kulun olarak doğmasaydım, kendiliğimden gelir fahri kulun olurdum Allah’ım!
Yaşamaktan mı yorgunum bilmem. Seni günlerce beklemekten mi?
“Yatsın, diyerek, bari bu akşam, erken!” Annem, bana kumsalda masal söylerken. Bir tatlı hafiflikle açıldım kıyıdan enginlere. Gövdem gemi, ruhum yelken.
Artık ne sefer var, ne zafer talibiyim. Mademki şu hür ülkelerin sahibiyim. Lâkin bana söyleyin çocuklar: kendi yurdumda neden böyle misafir gibiyim?
Sen hem yaşamak, hem de yaşatmak gücüsün.
Kalemini bir silah gibi değil, bir kaşık gibi tut yoksa aç kalırsın. Diyordu bir kitabında.
Biz, kısık sesleriz. Minareleri ezansız, gökyüzümüzü bayraksız bırakma Allah’ım!
Onlar senin esrarına “rüya” derler. Rüyanı hakikatlere kurban etme!
Bir saçı okşamaz, bir alnı serinletmez, bir yelkeni şişirmez, bir eteği havalandırmazsın. Neyleyim senin gibi rüzgârı.
Bu kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, kaç senede yazıldığını düşün!
Bozkurt’a benzeyenler ve bir günde dev gibi orduları yenenler, destanlarda kalan Bozkurt’un nesi olurlar diye sorana, tarih diyecek: Yavruları!
Şayet geceler gebeyse gerçekten ey. Sonsuz gece, bari sen de rüyanı doğur!
İnanmak; basamakların çıkamadığı yere kanatlarınla tırmanmaktır.
Duvarda bir gedik açmaya bir taşın eskimesi yeter.
Düşünüyorum, o halde varım.” demiş Descartes ama Arif Nihat Asya ise “Hayır, yanlış. Düşünülüyorum, o halde varım.” demiştir.

Diğer Güzel Sözler Yazıları
1 Euro Kaç TL
s/owl.carousel.min.js">